Olağanüstü tasvirler ve detaylarla dolu romanları ve işlemiş olduğu konuların tarihle olan bağlantıları okuyucuları farklı alemlere sürükleyebiliyor. Bilim kurgu, polisiye, gerilim ve dini sembollerin de içinde, azıcık da olsa aşkın karıştığı bir roman ile daha karşımıza çıkmış.
Aslında yazarın en çok okunan yazarlardan birisi yapan ve yazdığı romanları da gündeme taşıyan da bu detaycılık anlayışı. Müthiş bir ekip ile yapılan tarihi, dini ve güncel araştırmalar büyük ölçüde kitabın çekiciliğini arttırıyor.

Cehennem kitabında yine Robert Langdon başrolde ve bu sefer başı biraz belada. Gözünü açtığında kafasından yara aldığını ve bundan önceki saatlerde yaptıklarını hatırlayamadığını fark eder.
Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa’da olduğunu anlar. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir.

Tam kendini toparlamaya başladığı sırada ise ikinci bir şok geçirir. Siyah deri kıyafetler giyen birisi
hastaneyi basmıştır ve onu hasta yatağında öldürmek istemektedir. Onu bildikleri veya ne kadar bildiği konusunda sorguya çekmek isterler. Bunu engellemeye çalışan ve yoğun bakıma girmesine müsaade etmeyin bir doktor vurulduğunda, adının Sienna olduğunu öğrendiği sarışın ve güler yüzlü doktor onu hastaneden kaçırır.
Artık olaylar sarmalı başlamıştır. Kim olduğunu bilmediği ama içinde ona karşı bir güven hissi taşıdığı Sienna ile o anki durumu ile ilgili sırları çözmeye çalışırlar.
Floransa’nın tarih kokan dar sokaklarından Venedik’in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri Langdon’ı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler. Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar eski, dünyanın incisi İstanbul’dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır.
Floransa'dan Venedik'e ve oradan da İstanbul'a uzanan bu heyecanlı roman bilim kurgu severler için tavsiye niteliğinde.
Kitabın Künyesi
Adı: Cehennem (Inferno)
Yazarı: Dan Brown
Türü: Bilim Kurgu
Yayınevi: Altın Kitapları
İlk Basım: 2013
Sayfa Sayısı: 576
Kitabın Tanıtım Yazısı
Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon başından vurulmuş bir halde hastane odasında gözlerini açar. Ne buraya nasıl geldiğini ne de nasıl vurulduğunu hatırlamaktadır. Camdan gördüğü manzara karşısında altüst olan profesör, evinden binlerce kilometre uzakta, Floransa’da olduğunu anlar. Yaşadığı korkunç baş ağrısına eşlik eden tek şey; sürekli kâbuslarında gördüğü kan kırmızısı bir nehrin karşısından kendisine seslenen gümüş saçlı güzel bir kadın ve toprağa baş aşağı gömülü can çekişen bedenlerdir.
Langdon gördüğü kâbusları anlamlandırmaya çalışırken kadın bir suikastçı tarafından takip edildiğini, kendine tedavi uygulayan doktorlardan biri gözlerinin önünde vurulunca anlar. Hastanede görevli diğer doktorlardan biri olan Sienna Brooks’un o ölüm kalım anında yardım etmesiyle hayatta kalır. Simgebilim profesörü kendini bir anda ipuçlarını Dante’nin cehenneminde bularak çözmesi gereken korkunç bir senaryonun içinde bulur.
Floransa’nın tarih kokan dar sokaklarından Venedik’in muazzam bazilikalarına uzanan semboller zinciri Langdon’ı insanlık tarihini sonsuza dek değiştirebilecek bir mekâna sürükler. Burası üç imparatorluğun merkezi olmuş, insanlık tarihi kadar eski, dünyanın incisi İstanbul’dur. Ve bu şehirde ya insanlık tarihi baştan sona yeniden yazılacak ya da bunu yazacak hiç kimse kalmayacaktır...

.. Diz çök kutsal bilgeliğin yaldızlı mouseion’unda ve kulağını yere daya, dinle suyun şırıltısını.
Batık sarayın derinliklerine in, orada, karanlığın içinde bekler khtonik canavar kan kırmızısı sularına gömülmüştür lagünün ki yansıtmaz yıldızları...
... Dan Brown, dünyanın birçok ülkesinde çok satanlar listesine giren; Kayıp Sembol, Melekler ve Şeytanlar, İhanet Noktası ve Dijital Kale gibi kitaplarının yanı sıra tüm zamanların en çok okunan romanlarından biri olan Da Vinci Şifresi’nin yazarıdır. New England’da eşi ile birlikte yaşamaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder