Sürgüne çıkan, sonradan geriye dönen ve sonradan sürgüne çıkan kim varsa hemen hemen hiç atlamadan yazılmış. Hatta insanların haricinde hayvanlar da unutulmamış.
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci'nin kaleminden çıkan "Sürgündeki Hanedan" kitabı, bizler için bir kaynak esar olma özelliğini taşıyor. Ayrıca hali hazırda hayatta olan ve hanedanın soyunu devam ettiren Osmanlı torunları için de çok büyük bir kaynak. Eminim ki kendilerinin bile bilmedikleri akrabalık bağlarını ve isimleri bu kitapta bulabilirler.
Kitap Sultan II. Mahmud Han'ın oğlu Sultan Abdülmecid Han'ın oğullarını ve kızlarını başlık altında toplamış. Hepsine ayrı ayrı yer verilmiş ondan sonra gelen nesil de ayrıca başlıklandırılmış. Konu başlarında yani anlatılan şehzadenin veya sultanın aile soy ağacının da başa eklenmesi büyük bir fayda sağlıyor.

Rahatlıkla söyleyebilir mi karşınızda hem ansiklopedik, hem kaynak hem de hatıratvar bir kitap var. Bol keyifli okumalar dileriz.
Kitabın Künyesi
Adı: Sürgündeki Hanedan
Yazarı: Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
Türü: Osmanlı Tarihi
Yayınevi: Timaş Yayınlar
Son Baskı: 2016
Sayfa Sayısı: 640
Link: Sürgündeki Hanedan - Timaş Yayınları
Kitabın Tanıtım Yazısı
“Bir gece çamaşırlarımızı dahi alamadan bu memleketten nasıl kovulduğumuzu düşündükçe fena olurum. İnsan hizmetçisini bile kovarken eşyalarını almasına müsaade eder. 600 senelik bir ailenin bu memlekette hiç mi hakkı yoktu? Osmanlı hânedanına mensup kızlar ve kadınlar, atıldıkları Avrupa memleketlerinin kendilerine yabancı olan şehirlerinde açlıktan kıvrandılar, süründüler; fakat namuslarından asla fedakârlık etmediler.”
Şehzâde Selim Efendi’nin kızı Emine Nemîka Sultan
3 Mart 1924 itibarıyla Türk-İslâm tarihinde yeni bir sayfa açıldı. Müslümanların en eski müessesesi olan halifelik kaldırıldı; ayrıca tarihin en uzun ömürlü hânedanlarından Osmanlı ailesinin takriben 200 ferdi, vatandaşlıktan çıkarılarak vatan toprakları dışına sürüldü. Bu, yaşlısından beşikteki bebeğe kadar hepsi için sıkıntılı bir hayatın başlangıcı oldu.
Hemen hepsi sürgünde vatansız, pasaportsuz olarak yaşadı. Bankalarda paraları, yanlarında nakitleri ve yurt dışında akrabaları olmayan bu insanların çoğu tarifsiz acılar çekti. İlaç parası bulamadığı için dilenenler; konu komşunun getirdiği bir tas çorba ile yaşayanlar; açlıktan ölenler; sefalet sebebiyle intihar edenler; aklını kaçıranlar; kimsesizler mezarlığına gömülenler oldu. Ama her zaman asalet ve şereflerine uygun yaşamaya çalıştılar. Tarihin en eski hânedanlarından Osmanlı ailesi, siyaset sahnesinden böylece çekilmiş oldu. 1952 yılında hânedanın hanımlarına, 1974 yılında da erkeklerine memlekete dönme izni verildi. Ancak iyi-kötü yurt dışında bir hayat kuran insanların, çoğunun geri dönme imkân ve ihtimali kalmadıktan sonra…
Osmanlı Tarihi’ne dair yazdığı yazılar ve yaptığı televizyon programlarıyla tanınan hukuk tarihçisi Ekrem Buğra Ekinci Sürgündeki Hânedan kitabıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun son vârisleri hakkında literatürde benzeri bulunmayan bir monografi hazırladı. Hânedanın tüm üyelerinin sürgünde neler yaşadığını kendi anlatımlarıyla dinlemeye hazır mısınız?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder